İnsanoğlunun Uyanışı

Küçük bir taş atsan göle, nasıl yuvarlak, sessiz sakin, küçükten başlayarak büyüyen, büyürken de şekli ve sakinliği hiç bozulmayan dalgalar olur. İşte insanoğlunun uyanışı da böyle olur. Yeter ki o ilk taşı birisi doğru yere, doğru şekilde atsın. Birbirinize yardımınız ancak böyle olabilir. İlk taşı doğru yere doğru şekilde atabilmek…

Doğru yer insanoğlunun kalbidir. Doğru, sizdeki saf sevginin onda tecelli etmesidir. Eğer siz kalbinizdeki okyanusa ulaşabilmişseniz, o zaman saf sevginiz bir başkasında tecelli olur. Uyanışı insanoğlunun daha sonra kendi kendinedir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus, insanoğlunun uyandığını zannedip başkalarını da uyandırmaya çalışmasıdır. Bu hem kendi hem de başkaları için son derecede tehlikelidir…

Uyanan insanın bir çaba harcamasına gerek yoktur. Bir çaba, bir zorlama varsa, o uyandığını zanneden ama halen daha kış uykusunda olandır.

Gerçek uyanmış insanın pek birşey yapmasına gerek yoktur. Karşısındakini ondan daha iyi tanır, bilir neyin onun kalbindeki gölde taş etkisi yapacağını, bilir başlangıcını, bilir sonunu da…

Yapması gereken ne ise onu yapar. Belki tek bir kelime, belki susmak sadece dinlemek.

Asla ne yaptığı ile ilgili konuşmaz, bilgi vermez. Sadece sessizce insanoğlunun kalbindeki göle attığı taşın nasıl düzgün dalgalar oluşturduğunu, o dalgaların da o küçük gölü nasıl engin bir okyanusa dönüştürdüğünü seyreder. Tıpkı kendi okyanusunu bulduğu gibi…

Aslında oluşan, bulunan hiçbir şey yok. Okyanus her insanoğlunun kalbinde, yaradılışından beri hep orada duruyor…

Kendinle karşılaşmak >