Sabretmek

Sabretmek; neye sabretmek, niye ve kimin için sabretmek? Şunu anlamak gerekir ki hiçbir güç, hiçbir enerjinin insanoğlundan beklentisi yoktur. Buna ihtiyacı hiçbir zaman olmamıştır ve olmayacaktır. Önünde duran bu koca dağa kendin için tırmanıyorsun, zirvesindeki ödül için.

O dağa her insanoğlu tek başına çıkmak zorunda. Yoluna çıkan taşları tek tek aşmalı. Bunu yaparken canı yanacak, vazgeçecek ama sonra tekrar kalkıp yoluna devam edecek. Başka çaresi yok. Yolun sonunda ödülü kendisi. Özünü bulmaya gidiyor. Kendiyle buluşmaya, bir olmaya… Bu çağrıya kulak vermese olur mu?

Dağa tırmanırken önüne çıkan en büyük taş sabırdır. Hiçbir şey bilmeden, ne olduğunu bilmeden sabretmek, tevekkül etmek, dünya hayatında yaşadığı zorlukları kendi özünün hazırladığını, kendi iyiliği için olduğunu bilmeden sadece hissederek beklemek, güvenmek, isyan etmemek. Bu dağın kendi içinde, kalbinin üzerinde olduğunu bilmemek, hissetmemek.

Her bir taşı aştığında hislerin artar, zirveye çıkmak için acele edersin. Şunu unutma ki bu yolda aceleciliğe yer yok. Aldığın her yeni bilgi özüne işlemezse ileriye tek bir adım atamazsın, yerinde sayarsın.

Sabretmek, beklemek, beklentisiz beklemek, ne olacağını bilmeden beklemek tam bir teslimiyet gerektirir. Kendine, özüne güven. Bilsen ki o dağın zirvesinde dup duru bir okyanus var. O okyanus seni o kadar uzun zamandır bekliyor ki…

Mutluluk nedir? >