Aklını kalbinle bir et

Ne kadar kendini tanıyorsun? Hangi seni tanıyorsun? Kimliğim dediğin ne? Neye göre sınırlarını belirliyorsun?

Kavramlar, sözcükler arasında kaybolup gidiyorsunuz. Maddeyi tanımak yerine onunla bir bütün oldunuz. Şimdi ondan kopma zamanı. Bu kolay değil, sevdiğinden ayrılmak gibi. Gerçek değişimi bir bütün olarak yaşamazsan, duyduğun, okuduğun ve doğru olduğunu düşündüğün değişimi yüzeysel yaşarsın. Bu da sende baskıya neden olur. İçsel bir karmaşa yaşarsın, bu şekilde de değişebilirsin. Maddeyi sadece araç olarak kullanmayı öğrenirsin. Ya da tüm bunların saçma olduğunu düşünür, mutluluk dediğin maddenin sende hüküm sürmesine izin verirsin.

Başka bir yol da; kendini yargılamadan izlemektir. Bu oldukça uzun ama geri dönüşü olmayan bir yoldur. Değişim çok yavaş olsa da ardında bıraktığın, yaşadığın deneyimlere teşekkür eder, yoluna devam edersin. Pişmanlık yoktur, kesinlik vardır. Yavaş yavaş deneyimlerin arkasında anlatılmak isteneni anlar, tevekkül edersin.  Artık aklını kalbinle bir etmeyi öğrenmişsindir.

Tam teslimiyeti yakaladığında, artık sen sen değil özünle birsindir.

Hepiniz birer ışıksınız >

(*) Bu yazılarda kalp diye bahsedilenin senin fizik bedenindeki hayatını idame ettirmeni sağlayan maddi varlık zannetme. Bahsi geçen kalp, özünün bilgisinin saklı olduğu enerji alanındaki titreşimdir. O titreşimi bedenli varlığına aksettirebilmen için, senin madde aleminde kullandığın, bire bir aynı olmasa da sende çağrışım yapabilecek sözcüktür.